Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, İklim ve Çevre Atölyesi ile iklim değişikliği, çevresel sorunlar ve sürdürülebilir yaşam üzerine bilimsel ve interaktif deneyimler sunuyor!
Bu atölyede katılımcılar, iklim değişikliğinin dünyamıza etkilerini gözlemleyerek, çevre dostu çözümler geliştirme ve sürdürülebilir yaşam alışkanlıkları kazanma fırsatı bulur. Deneyler, uygulamalı çalışmalar ve yaratıcı projelerle doğa dostu bireyler yetiştirilmesi hedeflenmektedir.
Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi'nin Deniz Canlıları Atölyesi'nde çocuklar, deniz ekosistemini ve canlılarını öğreniyor. Atölye programı, minik kaşiflerin deniz dünyasını keşfetmesine olanak tanır.
Denizler, gezegenimizin en büyük ve en karmaşık ekosistemleridir. Bu muazzam su kütleleri, binlerce farklı türden deniz canlısına ev sahipliği yapar. Ancak, iklim değişikliği, kirlilik ve aşırı avlanma gibi faktörler nedeniyle bazı deniz canlılarının nesli tükenme tehlikesi altındadır. Mersin Büyükşehir Belediyesi olarak, Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi bünyesindeki Deniz Canlıları Atölyesi ile deniz ekosistemi ve canlılarını öğreterek bu canlıların korunmasına yönelik farkındalığı artırmayı amaçlıyoruz.
IUCN Kırmızı Listesi'ne göre nesli kritik tehlike altındadır. Avcılık, habitat kaybı ve deniz kirliliği en büyük tehditler arasında.
Kabukları kehribar tonlarında, kahverengi, altın sarısı ve siyah desenlerle bezelidir. Bu güzel kabuklar yüzünden ne yazık ki tarih boyunca ticari olarak avlanmışlardır.
Geniş ve güçlü yüzgeçleri vardır. Özellikle uzun ön yüzgeçleriyle açık denizde uzun mesafeler kat edebilirler. Yetişkin bireyler genelde 60–90 cm arasında olur ve 45–70 kg ağırlığa ulaşabilir.
Şahin gagasına benzer sivri ve kavisli gagası, onunla sert mercanlar arasından sünger gibi yiyecekleri çıkarmasını sağlar. Bu gaga, onu diğer türlerden ayıran belirgin bir özelliktir.
Şahin gagalı kaplumbağalar, deniz süngerlerini yiyerek mercan resiflerinin sağlığını korur. Süngerler mercanlara zarar verebildiğinden, bu kaplumbağalar ekosistemde dengeleyici bir rol oynar.
Mersin Büyükşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Dairesi Başkanlığı bünyesinde hizmet veren Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, astronomi ve uzay bilimlerine ilgi duyan herkes için Astronomi ve Uzay Bilimleri Atölyesini sunuyor!
Bu atölyede katılımcılar, gökyüzünü keşfetmek, gezegenler ve yıldızlar hakkında bilgi edinmek ve teleskoplarla uzayın derinliklerine yolculuk yapmak için harika bir deneyim yaşarlar. Astronomi yazılımlarıyla gökyüzünü tanıma, evrenin işleyişini kavrama ve bilimsel gözlem yapma fırsatı elde ederler.
Uydunun temel bileşenlerini barındıran ana yapıdır. Güç sistemleri, bilgisayarlar, bataryalar ve kontrol sistemleri burada bulunur. Isı düzenleyici sistemler de burada yer alır, çünkü uzayda aşırı sıcaklık değişimlerinden korunmak gerekir.
Uydunun en önemli enerji kaynağıdır. Güneş ışığını elektrik enerjisine çevirerek tüm sistemlerin çalışmasını sağlar. Paneller, maksimum verim almak için genellikle Güneş'e yönlenebilir şekilde tasarlanır.
Uydu ile yer istasyonları arasında veri ve sinyal iletişimini sağlar. Haberleşme, televizyon, internet ve GPS sinyalleri gibi iletişim görevlerini yürütür.
Uydunun konumunu belirlemek ve yörüngesini korumak için kullanılır. Yıldız izleyicileri, Güneş sensörleri ve jiroskoplar gibi sistemler uydunun doğru açıda durmasını sağlar.
Uydunun yörüngede doğru konumda kalmasını sağlar. Küçük roket motorları ya da iyon iticileri ile manevra yapabilir.
Kutup ışıkları ya da kutup aurorası, Kuzey ve Güney kutup bölgelerinde gökyüzünde görülen, yeryüzünün manyetik alanı ile Güneş’ten gelen yüklü parçacıkların etkileşimi sonucu ortaya çıkan doğal ışımalardır.
Meteorit düşüşü (aynı zamanda gözlemlenen düşüş olarak da adlandırılır), dış uzaydan düşüşü insanlar veya otomatik cihazlar tarafından gözlemlenen ve sonrasında toplanan bir meteorittir. Meteorit; kuyruklu yıldız, asteroit veya meteoroit gibi dış uzay kaynaklı bir cismin, bir gezegen veya uydunun yüzeyine ulaşmak üzere atmosferden geçişinde sağlam kalabilmiş katı bir enkaz parçasıdır. Orijinal nesne atmosfere girdiğinde, sürtünme, basınç ve atmosfer gazlarıyla kimyasal etkileşim gibi çeşitli faktörler, ısınmasına ve enerji yaymasına neden olur. Daha sonra bir meteor haline gelir ve kayan yıldız olarak da bilinen bir ateş topu oluşturur. Gök bilimciler en parlak örneklerine “bolit” adını verirler. Meteor, daha büyük olan cismin yüzeyine ulaştıktan sonra meteorit haline gelir. Meteoritlerin boyutları büyüklük açısından farklılıklar gösterir. Jeologlara göre bolit, bir çarpma krateri oluşturacak kadar büyük bir meteorittir.
Güneş’ten gelen morötesi ışınlar atmosferin üst katmanlarındaki oksijen moleküllerinin (O2) parçalanmasına ve sonuçta serbest hâlde oksijen atomlarının oluşmasına neden olur. Bu sürecin sonunda ortaya çıkan oksijen atomları ile oksijen molekülleri (O2) tepkimeye girer ve ozon (O3) molekülü oluşur. Aynı zamanda bir sera gazı olan ozon, atmosferin stratosfer katmanında doğal olarak oluşur. Ozon tabakası, canlılar için zararlı olan UVB ışınların yeryüzüne ulaşmasını engeller. İnsan faaliyetleri sonucunda atmosfere karışan klor ve kloroflorokarbonlar (CFC’ler) ozon ile tepkimeye girerek ozonun parçalanmasına neden olur. Ozonun parçalanması sonucu stratosfer katmanındaki ozon miktarı azalır ve bu duruma ozon incelmesi denir. Kloroflorokarbon gazları atmosfere deodorantlar, klimalar, buzdolapları, araba egzozları ve sera gazları yoluyla yayılır. Ozon tabakasının incelmesiyle yeryüzüne ulaşan morötesi ışık miktarı artar. Bu durumun en önemli sonuçlarından biri, bazı kanser türlerinin insanlarda daha sık görülmesidir. Ozon tabakasını korumak için yakın yerlere yürüyerek ya da bisiklet kullanarak gidebilirsiniz. Toplu taşıma araçlarını daha sık tercih edebilirsiniz. CFC (kloroflorokarbon) ve HCFC (hidrokloroflorokarbon) içeren spreyleri kullanmaktan kaçınabilirsiniz. Klor ve brom içermeyen temizlik ürünlerini kullanabilirsiniz.
Dünya yüzeyine en yakın olan troposferdir. “Tropos” değişim demektir. Bu katman adını, atmosferimizin bu bölümünde sürekli değişen ve gazları karıştıran hava koşullarından alır. Atmosferin %75-80’i troposferde bulunur. Troposfer, Dünya’da nerede olduğunuza bağlı olarak 6 ile 16 kilometre arasında bir kalınlığa sahiptir. Kuzey ve Güney Kutbu’nda en incedir. Bu katmanda soluduğumuz hava ve gökyüzündeki bulutlar bulunur. Bu en alt katmanda hava en yoğundur. Aslında, troposfer, tüm atmosferin kütlesinin dörtte üçünü içerir. Buradaki hava %78 nitrojen ve %21 oksijendir. Son %1 ise argon, su buharı ve karbondioksitten oluşur. Yüzünüzde rüzgarı hissettiğinizde, gökyüzündeki bulutları gördüğünüzde ve kuşların uçuş sırasında kanat çırpışını seyrettiğinizde, troposferi deneyimlersiniz.
Troposferin üstünde ve mezosferin altında stratosfer bulunur. “Strat” katman anlamına gelir. Atmosferimizin bu katmanının da kendi alt katmanları vardır. Burada havayı karıştıracak fırtına veya türbülans yoktur, bu nedenle altta soğuk, ağır bir hava; üstte ise ılık, hafif bir hava vardır. Bu durum yaşadığımız yer olan troposferde katmanların çalışma biçiminin tam tersidir. Stratosferde bir dağa tırmanacak olsaydınız, alışık olduğumuz şekilde giyinmek yerine, kalın kıyafetlerinizi tepeye yaklaştıkça çıkarmanız gerekirdi. Bu katman 35 kilometre kalınlığındadır. Stratosfer, çok önemli ozon tabakasının bulunduğu yerdir. Ozon tabakası bizi Güneş’ten gelen ultraviyole ışınlarından (UV) korumaya yardımcı olur. Aslında ozon tabakası, Güneş’in bize gönderdiği UV ışınların çoğunu emer. Yaşam, bu koruma katmanı olmadan mümkün olmazdı.
Mezosfer, termosfer ile stratosfer arasında yer alır. “Mezo” orta anlamına gelir ve bu tüm gazların karıştığı en yüksek katmandır. Mezosfer 35 kilometre kalınlığındadır. Hava incedir, bu yüzden mezosferde nefes alamazsınız. Ancak bu katmanda, termosferde olduğundan daha fazla gaz vardır. Hiç göktaşlarının yanarak iz bıraktığı bir meteor yağmuru gördünüz mü? Bazı insanlar bu meteor yağmurlarını kayan yıldız zannederler. Tabi ki bu doğru değildir. Atmosferimize giren meteorlar mezosferde yanar. Ekzosfer ve termosfer katmanlarda fazla hava olmadığı için meteorlar çok fazla sorun yaşamadan bu katmanlardan geçerler. Ancak mezosfere çarptıklarında sürtünmeye ve ısı oluşturmaya yetecek kadar gaz vardır.
Termosfer, ekzosfer ile mezosfer arasında yer alır. “Termo” ısı anlamına gelir ve bu katmandaki sıcaklık 2000 C dereceye kadar ulaşabilir. Yine de termosferde vakit geçirecek olsaydınız çok soğuk hissederdiniz çünkü bu katman ısıyı size iletecek yeterli gaz molekülüne sahip değildir. Bu aynı zamanda ses dalgalarının geçmesi için de yeterli molekül olmadığı anlamına gelir. Dünya atmosferinin bu katmanı yaklaşık 513 kilometre kalınlığındadır. Atmosferin iç katmanlarından çok daha kalındır, ancak ekzosfer kadar kalın değildir. Termosfer, Dünya’nın etrafında dolanan Uluslararası Uzay İstasyonuna ev sahipliği yapmaktadır. Burası aynı zamanda düşük Dünya yörüngesindeki uyduları bulacağınız yerdir.
Ekzosfer, atmosferimizin en dış tabakasıdır. “Ekzo” dış anlamına gelir. Ekzosfer, atmosferimizin en uç noktasıdır. Bu katman atmosferin geri kalanını uzaydan ayırır. Yaklaşık 10.000 kilometre kalınlığındadır. Neredeyse Dünya’nın kendisi kadar geniştir. Bu demektir ki uzaya çıkmak için Dünya’dan gerçekten uzakta olmanız gerekiyor. Ekzosfer, hidrojen ve helyum gibi gazlara sahiptir fakat bunlar çok yayılmışlardır. Arada çok fazla boşluk vardır. Nefes alacak hava yoktur ve çok soğuktur.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, bilimsel merakı teşvik eden Fen Bilimleri Atölyesi ile öğrencileri keşif ve öğrenme yolculuğuna davet ediyor!
Bu atölyede katılımcılar, fen bilimlerinin temel prensiplerini laboratuvar çalışmaları ve interaktif etkinlikler aracılığıyla öğrenerek deneyim kazanırlar. Gözlem yapma, veri toplama, deney tasarlama ve sonuçları yorumlama gibi temel bilimsel süreç becerileri geliştirilir.
Diğer mercekler aracılığıyla gelen mikroskobik görüntüyü gözün görebileceği şekilde son kez büyüten kısım. Sistemimizdeki kullanılan görüntüyü netleştirme ve büyütme için kullanılan en üst mercektir.
Çoğu objektif lensindeki hareket alanı kabaca 0.17 mm'den 170 mikrona kadar değişir. Bu düğme ile kaba odaklama yapılarak, veya yakın odaklanmaya geçmeden önce kullanılır. Böylece numune daha net görüntülenebilir.
Bir mikroskobun objektif merceği, incelenecek numunenin ilk görüntüsünü oluşturan temel optik parçadır. Tipik olarak mikroskop gövdesine takılı olan bu mercekler farklı büyütme ve numureleme güçlerine sahip bir dizi lensten oluşur.
Numunenin yerleştirildiği ve inceleme sırasında hareket ettirilebilen önemli bir platformdur. Bu tabla ileri geri ve yanlara hareket edebilir, böylece numunenin farklı bölgelerini incelemek için çeşitli yönlere kaydırılabilir. Numuneyi tutmak için sabitleme ve pozisyonlama aparatları bulunur.
Mikroskoptaki numunenin görülebilmesi için gerekli ışığı sağlar. Işık kaynağı alt tarafta bulunur ve numuneyi aydınlatır, böylece görüntünün net bir şekilde oluşmasını sağlar.
Hassas odaklamayı sağlar. Kaba odaklamadan sonra görüntüyü tam netleştirmek için kullanılır. Çok hassas ayarlar yapabilmeyi sağlar.
Ökoryatik tüm hücrelerde bulunan endoplazmik retikulum, zarların bir ağıdır. Lipidler, karbonhidrat metabolizması ve protein üretimi gibi pek çok işlemde önemlidir. ER, hücre içinde protein ve lipidlerin üretildiği, işlendiği ve taşındığı bir organeldir. Hücre içi “otoyol” gibi çalışır. Karaciğer hücrelerindeki SER, alkol, ilaç ve toksinlerin parçalanmasına yardımcı olur.
Hücre içerisinde bulunan golgi hücre çekirdeğine bağlı değildir. Bir zar grubu olan golgi, ökaryotik hücrelerde bulunan ve proteinlerin işlenmesi, paketlenmesi ve taşınmasında rol oynayan bir organeldir. Hücre zarına yakın konumlanmış olup, yassılaşmış zar keseciklerinden (sisternalar) oluşur. Endoplazmik Retikulum’dan gelen protein ve lipidleri alır, onları modifiye ederek fonksiyonel hale getirir.
Flatomin, siliyan ve hücre bölünmesine karışan sentrozomlar, iki ana merkezli centriole’den oluşmaktadır. Hücre bölünmesi sırasında nükleer zarflar parçalanır, mikrotübüller hücre kromozomlarıyla iletişim kurar ve sentrozomlar, hücre bölünmesine hazırlanmalarını sağlar. Bitki hücreleri sentrozoma sahip değildir; bunun yerine iğ iplikleri sitoplazmadaki farklı yapılardan organize edilir.
Mitokondri, ökaryotik hücrelerde bulunan ve ATP (adenozin trifosfat) üretimi sağlayarak hücreye enerji sağlayan bir organeldir. Çift zarlı bir yapıya sahiptir ve iç zarında krista adı verilen kıvrımlar bulunur. Mitokondri, glikoz ve yağ asitlerinden enerji üretir ve bu enerjiyi ATP formunda hücreye sağlar. Bu süreç hücresel solunum olarak bilinir. Mitokondriyal DNA, sadece anneden yavruya geçer. Yani tüm mitokondrilerimizi annemizden alırız. Mitokondrinin, yaklaşık 1,5 milyar yıl önce hücre içine girip simbiyotik ilişki kuran bir bakteriden (alfa-proteobakteriler) evrimleştiği düşünülüyor. Bu teoriye Endosimbiyotik Teori denir.
Ribozomlar, hücre içinde protein sentezinden sorumlu organellerdir. Hem prokaryot (bakteri ve arkeler) hem de ökaryot (bitki, hayvan, mantar) hücrelerinde bulunur. Ribozomlar, hücrenin fabrikaları gibi çalışarak protein üretirler. Ribozomlar, hücrede zarla çevrili olmayan tek organeldir. Bu yüzden hem sitoplazmada serbest hem de Endoplazmik Retikulum’a bağlı şekilde bulunabilirler. Tüm canlı hücrelerde ribozom vardır, bu da ribozomların yaşam için vazgeçilmez olduğunu gösterir. Ribozomlar o kadar küçüktür ki ancak elektron mikroskobu ile görülebilir. Karaciğer gibi hızlı büyüyen ve yoğun çalışan hücrelerde milyonlarca ribozom bulunur. Ribozomlar, DNA gibi kendi kendine çoğalamaz. Hücre, ihtiyacına göre yeni ribozomlar üretir. Bilim insanları, ribozomların dünyadaki ilk yaşam formlarından beri var olduğunu düşünüyor.
Besin kofulları sindirim, kontraktil kofulları ise su dengesini sağlamada rol alırlar. Koful hayvan hücresinde çok ama küçük, bitki hücresinde az ama büyüktür. Koful, zarla çevrili ve içi sıvı dolu bir organeldir. Hücre içinde su, besin, atık maddeler ve iyonları depolamakla görevlidir. Atık maddeler, koful içinde biriktirilerek hücreden uzaklaştırılır. Bitkilerin yaprak ve çiçeklerinde bulunan pigmentler (renk verici maddeler) kofullarda depolanır. Ayrıca bazı bitkiler zehirli maddeleri kofullarda saklayarak hayvanlara karşı savunma mekanizması oluşturur.
Motorla yönlendirilen hücre içi taşıma için “demiryolları” görevi görür. Mitotik iğ gibi daha büyük yapılar oluşturmak için yardımcı proteinlerle etkileşime girer ve hücrenin geri kalanına bir organizasyon çerçevesi sağlar. Bu işlevlerin anahtarı, mikrotübüllerin “dinamik” olmasıdır. Mikrotübüller, hücre içinde iskelet ve taşıma sistemi görevi gören, tübülin proteinlerinden oluşan silindirik ve içi boş yapılardır. Hücre şeklinin korunması, organellerin hareketi ve hücre bölünmesi gibi süreçlerde çok önemli rol oynarlar. Mikrotübüller, alfa (α) ve beta (β) tübülin proteinlerinin birleşmesiyle oluşur.
Hücre zarı ya da hücre membranı, hücrenin dış kısmında bulunan, molekülleri özelliklerine göre hücre içine alan veya dışarı bırakan seçici geçirgen katmandır. Fosfolipit çift katmanından oluşur ve proteinler, kolesterol ve karbonhidratlar içerir. Hücre zarının ana görevi, hücreyi korumak ve madde alışverişini düzenlemektir. Hücre zarı tamamen katı değil, hareketli bir yapıya sahiptir. İçindeki proteinler ve lipitler birbiri içinde hareket edebilir. Hücre zarındaki karbonhidrat yapıları her canlıda farklıdır, tıpkı insanların parmak izi gibi. Bu sayede bağışıklık sistemi hücreleri tanıyabilir. Grip, HIV ve COVID-19 gibi bazı virüsler, hücre zarındaki reseptörlere bağlanarak hücre içine girer.
Hayvan ve bitki hücrelerinde bulunan çekirdek; kromatin, bir çekirdek ve nükleer zarf’dan oluşmaktadır. Hücre çekirdeği, hücre içindeki tüm faaliyetleri kontrol eder, bu yüzden genellikle hücrenin "beyni" olarak tanımlanır. Hücre çekirdeği, DNA’nın saklandığı, kopyalandığı ve yönetildiği yerdir. Ökaryotik hücrelerin en büyük organelidir ve hücrenin büyümesini, gelişimini ve bölünmesini kontrol eder. Çift katmanlı bir zar olan çekirdek zarı, çekirdeği korur ve madde alışverişini kontrol eder. Hücre çekirdeğinde kromatin adı verilen DNA ve protein kompleksleri bulunur. Hücre bölünmesi sırasında bunlar kromozomlara dönüşür. Çekirdek içinde bulunan çekirdekçik, hücrenin ribozomlarını üretir. Çekirdek, bitki, hayvan, mantar ve protist hücrelerinde bulunur. Bakteri ve arkeler gibi prokaryotlarda ise çekirdek yoktur! Bir insan hücresindeki DNA, yaklaşık 2 metre uzunluğundadır, ancak çekirdeğin içine sıkıca paketlenmiştir. Çekirdeği çıkarılan bir hücre kendini yenileyemez ve kısa süre içinde ölür.
Hücrede bulunan atıkların imha edildiği birime lizozom adı verilir. Küçük bir organel olan lizozomlar; karbonhidratlar, lipidler ve proteinler’in sindirimine izin veren enzimleri içermektedir. Lizozom, hücre içi sindirimden sorumlu olan, hidrolitik enzimler içeren zarla çevrili bir organeldir. Hücre içindeki atıkları, zararlı maddeleri ve yaşlanan organelleri parçalayarak geri dönüştürür. Ölü hücre parçalarını, yabancı maddeleri ve işlevini yitirmiş organelleri sindirerek hücreyi temizler. İç pH'ı yaklaşık 4,5-5 civarındadır, yani oldukça asidiktir. Bu, enzimlerin doğru çalışmasını sağlar. Hücre, eskimiş veya hasar görmüş organellerini lizozomlar aracılığıyla sindirir. Bu sürece otofaji denir. Bitki hücreleri, lizozom işlevini gören "vakuol" (koful) ve enzim içeren organeller kullanır.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, Robotik ve Kodlama Atölyesi ile geleceğin teknoloji liderlerini yetiştiriyor!
Bu atölyede öğrenciler; analitik düşünme, problem çözme ve mühendislik becerilerini geliştirirken, aynı zamanda yaratıcılıklarını artırarak kendi robotlarını tasarlama ve kodlama fırsatı yakalar. 3D tasarım, Arduino programlama ve robotik kodlama gibi uygulamalarla bilim ve teknolojiyi bir araya getiren interaktif bir öğrenme ortamı sunulmaktadır.
İnsan saçından 25 kat daha küçük (yaklaşık 1 mikrometre boyutunda) nano robotlar geliştirilmiştir. Bu robotlar vücuttaki tümörlere ilaç taşıyabilir ve cerrahi müdahalelerde kullanılabilir.
Sarcos Guardian XO gibi dış iskeletler, kullanıcının kaldırma kapasitesini 20 kat artırabilir. Bir işçi 90 kg'lık bir yükü sadece 4.5 kg ağırlığında hisseder.
Stanford'da geliştirilen elektronik deri (e-deri), insan derisinden 1000 kat daha hassastır. Tokyo Üniversitesi'nin geliştirdiği esnek deri, sıcaklık, basınç ve nemi aynı anda algılayabilir.
Japonya'daki huzurevlerinde kullanılan PARO terapötik robot fokların, yaşlıların stres seviyelerini %73 oranında düşürdüğü belgelenmiştir. Hanson Robotics'in Sophia robotu, 2017'de Suudi Arabistan vatandaşlığı alan ilk robot oldu.
Otomobil fabrikalarında robotlar bir arabayı insanlardan 5 kat daha hızlı monte edebiliyor. FANUC ve ABB gibi robotlar 7/24 çalışabilir ve asla yorulmazlar!
Dünya çapında endüstriyel robotların sayısı 2023 itibariyle 3.5 milyonu aşmıştır. Cerrahi robot pazarının 2030'a kadar 35 milyar dolara ulaşması bekleniyor.
Mersin Büyükşehir Belediyesi Mercan 100. Yıl İklim ve Çevre Bilim Merkezi, Minik Mucitler Atölyesi ile 4-6 yaş arası çocukların bilimsel merakını destekleyen, çevre bilinci kazandıran ve eğlenceli öğrenme deneyimleri sunan özel bir program sunuyor!
Bu atölyede minikler, iklim değişikliği, sürdürülebilir yaşam ve doğa sevgisi konularında farkındalık kazanırken, eğlenceli deneyler ve etkinliklerle bilimi keşfetme fırsatı yakalar. Oyun tabanlı öğrenme modeli ile tasarlanan atölyede, çocuklar hem eğleniyor hem de doğa dostu alışkanlıklar ediniyor.
Türbinin altında bulunan, genellikle beton ve çelikten yapılmış sağlam destek yapısıdır.
Görevi: Türbinin güçlü rüzgarlara karşı devrilmesini engeller ve titreşimleri azaltarak stabil çalışmasını sağlar.
Rüzgarın enerjisini yakalayan büyük pervane şeklindeki bileşenlerdir.
Görevi: Rüzgarın hızına ve yönüne bağlı olarak dönerek türbine güç sağlar. Aerodinamik yapıları sayesinde maksimum enerji dönüşümü sağlarlar.
Güneş ışığını elektrik enerjisine çeviren fotovoltaik hücrelerden oluşan sistemdir.
Görevi: Güneş enerjisini kullanarak elektrik üretir. Rüzgar türbinleriyle birlikte kullanıldığında, kesintisiz enerji sağlamak için hibrit bir sistem oluşturabilir.
Rüzgar türbininin ön kısmında bulunan, kanatlar ve rotor göbeğinden oluşan döner mekanizmadır.
Görevi: Kanatlara çarpan rüzgarın kinetik enerjisini mekanik dönme hareketine çevirir.
Türbinin yüksekliğini sağlayan, tüm mekanik ve elektriksel bileşenleri taşıyan uzun dikey yapıdır.
Görevi: Türbini yerden yükselterek daha güçlü ve stabil rüzgar akımlarını yakalamasını sağlar. Aynı zamanda naseli (jeneratör, dişli kutusu vb. içeren bölümü) ve rotor sistemini taşır.
Sıkça Sorulan
Sorular
Sorularınız mı var? Size yardımcı olmak için buradayız.
Deniz Canlıları Atölyesi, çocuklara deniz ekosistemini ve deniz canlılarını tanıtan eğitici ve interaktif bir programdır. Bu atölyede çocuklar, deniz biyolojisi ve çevre bilinci hakkında bilgi sahibi olurlar.
Size daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla sitemizde çerezler kullanılmaktadır. "Tüm Çerezleri Kabul Et" tuşuna basarak, çerez kullanımını onaylamış olursunuz. "Tüm Çerezleri Reddet" seçeneğine tıklayarak kesinlikle gerekli çerezler dışındaki tüm çerezleri reddedebilirsiniz. Çerezleri kısmen devre dışı bırakmak için "Çerezleri Yönet" tuşuna basınız. Çerezlerimiz ve kişisel verilerin işlenmesi hakkında ayrıntılı bilgiye Çerez Politikası'ndan erişebilirsiniz.
Bu çerezler internet sitemizin düzgün ve güvenli şekilde çalışabilmesi, kullanıcıların sitemiz üzerinde hareket edebilmesi ve sağlanan hizmetlerden faydalanabilmesi için gereklidir. Bu tür çerezler internet sitemizin çalışabilmesi için esastır ve kullanıcılar tarafından devre dışı bırakılamaz.
Analitik çerezler, kullanıcıların davranışlarını analiz etmek amacıyla istatistiki ölçümüne imkân veren ve site kullanımları hakkında bilgi toplayan çerezlerdir. Bu şekilde kullanıcılardan istatistikler veriler toplanarak site üzerindeki genel eğilimin hangi yönde olduğu anlaşılabilir.
İşlevsellik ve tercih çerezleri, kullanıcıların tercihlerine ilişkin bilgilerin toplanması, sitenin kullanıcılara uygun şekilde kişiselleştirilmesi, işlevselliğin sağlanması ve kişiselleştirme ve tercihlerin hatırlanması amaçlarıyla kullanılır.
Reklam/hedefleme çerezleri yoluyla toplanan kişisel verileriniz, size ilgili reklamları göstermek ve pazarlama faaliyetleri gerçekleştirmek amacıyla işlenmektedir. Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcılarını ve cihazlarını tanımlayarak ilgi alanlarının profillerini oluşturmak için kullanılır.